BarisAkarsu
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.
BarisAkarsu

Tüm Baris Akarsu Sevenlerinin Forumu..
 
AnasayfaAnasayfa  AramaArama  Latest imagesLatest images  Kayıt OlKayıt Ol  Giriş yapGiriş yap  

 

 YENİ AKTÜEL (13 TEMMUZ)

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
selennn
Admin
selennn


Mesaj Sayısı : 543
Yaş : 39
Localisation : Bursa
Kayıt tarihi : 07/07/07

YENİ AKTÜEL (13 TEMMUZ) Empty
MesajKonu: YENİ AKTÜEL (13 TEMMUZ)   YENİ AKTÜEL (13 TEMMUZ) Icon_minitimePerş. Tem. 26, 2007 11:55 am

'İlahi' Yayın Yönetmeni De Huzur Vermiyor!


Basınımız genç müzisyen Barış Akarsu'nun geçirdiği kaza sonrası verdiği yaşam mücadelesini yansıtırken çok da masum değildi. İşgüzarca gözler önüne serilen görüntüler 'kamu yararını' gözetmekten çok can acıtıyordu.

"Gazetecilik tecrübem bana hep şunu söyler: Bazı haberler, kendiliğinden gelip manşete oturur. Onları manşet yapan güç ve duygu nedir? Bu soruya her zaman mantıki cevaplar bulamazsınız. Sanki ilahi bir güç emreder ve onlar manşet olur. Öyle günlerin genel yayın yönetmeni, işte o ilahi güçtür.
Bazılarının adını, belki de ilk defa o haberde duyarız. Ya da duymuşuzdur da o güne kadar hayatımızda pek fazla bir şey ifade etmemiştir. Onları, hayatımızdan çekildiği anda bıraktığı boşluktan fark ederiz. Tıpkı duvardaki bir diğer tuğlanın boşluğu gibi. Barış'ın hikâyesi de biraz böyle (Ertuğrul Özkök / İlahi Yayın Yönetmeni / 6 Temmuz / Hürriyet)."

Barış'ın hikâyesiBarış'ın kısacık ve dramatik bir sonla biten hikâyesiGeçen hafta boyunca, işte o dramatik sonuna, basınımız vasıtasıyla hep beraber eşlik ettiğimiz, içimizi sızlatan hikâyeİşte o dramatik sonunu, sanki her kaza, her ölüm yeterince dramatik değilmiş gibi, basınımızın didik didik ettiği, üstüne bir de nice hadsiz, fütursuz, işgüzar ayrıntıya bulayarak anlattığı hikâyeBarış'ın kısacık hikâyesi

Kestirmeden söyleyelim, basınımız hikâyenin kendisine düşen kısmını anlatmayı çoğunlukla beceremedi.
Ne gencecik yaşında geçirdiği kaza sonrasında uzun süre ölümle pençeleşen müzisyen Barış Akarsu'ya bir nebze saygı gösterdi ne de evlatlarının başında keder içinde bekleyen ailesine huzur verdi. Dediğimiz gibi, zaten dramatik olan bir süreci, büsbütün gereksiz ayrıntılarla 'ballandıra ballandıra' anlatma sevdası okuru da gazeteciyi de artık hiçbir ayrıntının etkisinin kalmadığı koyu bir karanlığa çekti.

Şimdi Hürriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Ertuğrul Özkök'ün yukarıda alıntıladığımız sözleri üzerinden gidelim. Ne diyordu Özkök? "Bazı günlerin genel yayın yönetmeni ilahi bir güçtür; o güç emreder ve bazı haberler manşet olur" Özkök'e göre, Barış'ın kazasından sonra devreye giren de işte böyle bir güçtü. O 'güce' soramadığımız için biz yine de Özkök'e soralım. Acaba Hürriyet Gazetesi'nin internet sayfasına Barış'ın hastane odasında ölümle pençeleşme anı fotoğraflarının yerleştirilmesine karar veren de bu güç müydü? Barış'ın yaşamını yitirmesinden birkaç saat önce, onu gözkapakları kapkara, vücudu her yerinden cihazlara bağlı gösterir fotoğrafları "İşte son fotoğrafları" diye yan yana dizip servis eden de aynı güç müydü? Sonra o fotoğraflardan birini alıp Hürriyet'in ertesi günkü ön sayfasına koyan da mı o güçtü? O güç müydü Barış'ın bu halinin aklımızdan hiç çıkmamasını ister gibi davranan? O güç bu fotoğraflarda ne tür bir kamu yararı gözetiyordu? Devam edelimBarış'ın ölümü açıklanır açıklanmaz, Hürriyet'in internet sayfasına kapkara bir afişi bir gayret asıp üzerine "Ben öldüm. Ne olur ıslak ıslak bakmayın öyle" yazan da o muydu? Sonra "Ben öldüm" cümlesini oradan çıkartan kimdi peki?

Aynı güce bir sorumuz daha var: Başta en büyükleri, birçok gazetenin "Şöhret onlara yaramadı" kategori haberini yapmasına sebep olan neydi? Dişiyle tırnağıyla bir yerlere gelmeye çalışan gencecik bir sanatçının başına gelen trafik kazasını alıp 'O da yırtamadı' türü bir habere konu etmek ne tür bir 'ilahi adalet' göstergesiydi?

Bütün bunların üstüne, hastane bahçesine yığılan gazetecilerin, Barış'ın yakınlarının o an en çok ihtiyaç duyduğu bir gıdım huzura mani olduğunu not etmek bile gereksiz. Yine de Özkök'ün aynı yazısından alıntı yapmaya devam edelim: "(Ama daha o sabahtan itibaren, bu habere müthiş bir ilgi akımı başladı. Tıpkı Uzay Heparı'nın başına gelen kazada olduğu gibi. Havada dolaşan duygu parçacıkları birleşti ve sonunda hepinizin kalbini Bodrum'da hastaneye bağlayan bir 'sitcom' başladı."

Özkök'ün klavyesi sürçmüş olmalı! Çünkü 'havada dolaşan duygu parçacıklarının' kalplerimizi bir şekilde Bodrum'da yaşanan bir 'sitcom'a bağladığını düşünmek bile istemiyoruz. Evet, bir sitcom'aYani 'Situation comedy - durum komedisi'nin kısaltması olan 'sitcom'aAma tabii 'sitcom'la hastane odasından fotoğraf geçmek derdinde olan kendi gazetesini (tabii bu arada, aynı fotoğrafları müthiş bir heyecan fırtınası estirerek ekrana getiren Star TV ve Fox TV'yi de atlamayalım) kastediyorsa, o başka

Aynı yazıdan son bir alıntıyla bitirelim: "(Yıllardan beri hep aynı şeyi yazarım. Genç ölümler her zaman daha romantik, daha etkileyicidir. Genç ölümler, sırayı ve ezberi bozan ölümlerdir. Onlar, Gılgamış'ın ölümsüzlük iksirini bulan insanlardır. Çünkü, sonsuza kadar genç kalmaya mahkûmdurlar. Hayatın en güçlü çelişkilerinden biri de budur. Genç ölüm, büyük şanssızlıktır. Yaşanacak daha nice güzel günler ıskalanır. Ama genç ölüm aynı zamanda şanstır. Ebedi gençliğin keşfidir. 'Beautiful boy' payesine erişmektir..."

Evet, Barış'ın ölümüyle, Özkök'ün de dediği gibi, sıra da, ezber de bozuldu. Ama acaba Özkök, bu genç ölümün daha romantik veya etkileyici olduğunu; ya da ebedi gençliğin keşfi haline geldiğini ve Barış'ın bu sayede 'Beautiful Boy' payesine (Nasıl bir payeyse!) eriştiğini örneğin onun annesine anlatabilir mi? Hele de gazetesi onun ölümle pençeleşir fotoğraflarını sıra sıra yayımlamışkenO haldeki bir hastanın ihtiyaç duyduğu vakarı ona çok görmüşkenEvet, Sayın Özkök, siz şimdi 'Beautiul Boy' dediğiniz Barış'ı büyük ihtimalle kısa zamanda unutacaksınız. Ama ailesi, yakınları ilelebet hatırlayacakÜstelik hiç de 'romantik' olmayan o fotoğrafları da herhalde akıllarının bir köşesinde tutmak zorunda kalacaklar


Yenal Bilgici /
http://www.yeniaktuel.com.tr/hft-210...,105@2100.html
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
https://barisakarsu.0wn0.com
selennn
Admin
selennn


Mesaj Sayısı : 543
Yaş : 39
Localisation : Bursa
Kayıt tarihi : 07/07/07

YENİ AKTÜEL (13 TEMMUZ) Empty
MesajKonu: Geri: YENİ AKTÜEL (13 TEMMUZ)   YENİ AKTÜEL (13 TEMMUZ) Icon_minitimePerş. Tem. 26, 2007 11:55 am

Annemize bunu yapmayın!

Barış'ın 'hastane odası' fotoğrafları basınımızda yeni bir uygulama sayılmaz. Örneğin, yaklaşık bir yıl önce, Bülent Ecevit'in geçirdiği beyin kanaması sonrasında kaldırıldığı hastanede çekilen fotoğraflarını da görmek zorunda kalmıştık. Ama şimdi bir önceki yazıda anlatmaya çalıştığımız meselenin İngiltere'de henüz yaşanan bir benzerine bakalım. İngiltere'de yayın yapan Channel 4 televizyon kanalı, geçenlerde, 1997'de Paris'te geçirdiği trafik kazası sonucunda ölen Prenses Diana'nın son anlarının anlatıldığı bir belgesel yayımladı. The Witnesses in the Tunnel (Tüneldeki Tanıklar) isimli belgeselde kazanın birinci dereceden tanıklarının anlatımlarına başvuruluyordu. Ama belgesel bu tanıklıklarla yetinmiyor, Prenses'in son anlarını gösteren fotoğrafları da kullanıyordu.

(Örneğin bir fotoğraf, doktorun hurdaya dönmüş aracın içindeki Lady Di'yi yaşama döndürme çabasını gösteriyordu.) Binlerce seyirci, bu fotoğrafların hiç de kamu yararı gözetmediğini düşünerek kanalı şikâyet yağmuruna tuttu. Daha da önemlisi Diana'nın çocukları Harry ve William'ın o fotoğrafların belgeselden çıkarılması talebiydi. Prenslerin gerekçesi son derece netti: Annelerinin son anlarını gösteren o fotoğrafların, ölmek üzere olan birinin yaşaması gereken vakarı zedelediğini düşünüyor ve bunu içlerine sindiremiyorlardı!


Yenal Bilgici /
http://www.yeniaktuel.com.tr/hft-210...,105@2100.html
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
https://barisakarsu.0wn0.com
 
YENİ AKTÜEL (13 TEMMUZ)
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
BarisAkarsu :: Biyografi :: Diskografi :: Şarkı Sözleri.. :: Basında Barış..-
Buraya geçin: